
Hadis No : 5554Ravi: EnesTanım:Enes (ra)
Malik İbnu Sa'saa (ra)'dan naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) onlara,
Mirac'a götürüldüğü geceden anlatarak demiştir ki, "Ben Ka'be'nin
avlusundan Hatim kısınında -belki de Hıcr'da demişti- yatıyordum, -bir
rivayette şu ziyade var: Uyku ile uyanıklık arasında idim- Derken bana biri
geldi, şuradan şuraya kadar (göğsümü) yardı. -Bu sözüyle boğaz çukurundan kıl
biten yere kadar olan kısmı kasdetti.- Kalbimi çıkardı. Sonra bana, içerisi
imanla [ve hikmetle] dolu, altından bir kap getirildi. Kalbim [çıkarılıp su ve
zemzem ile] yıkandı. Sonra içerisi (imanla) doldurulup tekrar yerine kondu.
Sonra merkepten büyük katırdan küçük beyaz bir hayvan getirildi. Bu Burak'tı.
Ön ayağını gözünün gittiği en son noktaya koyarak yol alıyordu. Ben onun
üzerine bindirilmiştim. Böylece Cibril aleyhisselam beni götürdü. Dünya
semasına kadar geldik. Kapının açılmasını istedi. "Gelen kim?"
denildi. "Cibril!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi.
"Muhammed (sav)!" dedi. "O'na Miraç daveti
gönderildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu
geliş ne iyi geliştir!" denildi. Derken kapı açıldı. Kapıdan geçince,
orada Hz. Adem aleyhiselam'ı gördüm. "Bu babanız Adem'dir! Selam ver
O'na!" dendi. Ben de selam verdim. Selamıma mukabele etti. Sonra bana:
"Salih evlad hoş gelmiş, salih peygamber hoş gelmiş!" dedi. Sonra Hz.
Cebrail beni yükseltti ve ikinci semaya geldik. Kapıyı çaldı. "Bu gelen
kim?" denildi. "Ben Cibril'im!" dedi. "Beraberindeki
kim?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na Miraç daveti gönderildi
mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi
geliş!" dediler. Derken bize kapı açıldı. İçeri girince, Hz. Yahya ve Hz.
İsa aleyhisselam ile karşılaştım. Onlar teyze oğullarıydı. Hz.Cebrail:
"Bunlar Hz. Yahya ve Hz. İsa'dırlar, onlara selam ver!" dedi. Ben de
selam verdim. Onlar da selamıma mukabelede bulundular. Sonra: "Hoş geldin
salih kardeş, hoş geldin salih peygamber" dediler. Sonra Cebrail beni
üçüncü semaya çıkardı. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim ?" denildi.
"Cibril'im!" dedi. "Yanındaki kim?" denildi. "Muhammed'dir!" dedi. "O'na Miraç daveti gitti
mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi
geliş!" denildi. Kapı bize açıldı. İçeri girince Hz. Yusuf aleyhiselam'la
karşılaştık. Cebrail: "Bu Yusuf tur! O'na selam ver!" dedi. Ben de
selam verdim. Selamıma mukabele etti. Sonra: "Salih kardeş hoş gelmiş,
salih peygamber hoş gelmiş!" dedi. Sonra Cebrail beni dördüncü semaya
çıkardı. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim ?" denildi. "Cibril'im!"
dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed!" dedi.
"Ona Miraç davetiyesi indi mi?" denildi. "Evet!" dedi.
"Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" dediler. Kapı açıldı, içeri
girdiğimizde, Hz. İdris aleyhisselam ile karşılaştık. Hz. Cebrail: "Bu İdris'tir,
O'na selam ver!" dedi. Ben selam verdim. O da selamma mukabele etti. Sonra
bana: "Salih kardeş hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi.
Sonra Hz. Cebrail beni yükseltti. Beşinci semaya geldik. Kapıyı çaldı.
"Kim bu gelen ?" denildi. "Ben Cibril'im!" dedi.
"Beraberindeki kim ?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na
Miraç daveti indirildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş
gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" denildi. Kapı açıldı, içeri girince, Harun
aleyhisselam ile karşılaştık. Cebrail aleyhisselam: "Bu Harun
aleyhisselam'dır. O'na selam veri" dedi. Ben selam verdim, o da selamıma
mukabelede bulundu ve: "Salih kardeş hoş geldin, salih peygamber hoş
geldin!" dedi. Sonra Cebrail beni yükseltti ve altıncı semaya geldik.
Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim?" denildi. "Ben Cibril!" dedi.
"Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na
Miraç daveti indirildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş
gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" denildi, içeri girince, Hz. İbrahim
aleyhisselam ile karşılaştık. Cebrail: "Bu baban İbrahim'dir, O'na selam
ver!" dedi. Ben selam verdim. O da selamıma mukabele etti. Sonra:
"Salih oğlum hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi. Sonra
Sidretü'l-Münteha'ya çıkarıldım. Bunun meyveleri (Yemen'in) hecer testileri
gibi iri idi, yaprakları da fil kulakları gibiydi. Cebrail aleyhisselam bana:
"İşte bu Sidretü'l-Münteha'dır!" dedi. Burada dört nehir vardır:
İkisi batıni nehir, ikisi zahiri nehir. "Bunlar nedir, ey Cibril?"
diye sordum. Hz. Cebrail: "Şu iki batıni nehir cennetin iki nehridir. Zahiri
olanların biri Nil, diğeri Fırat'tır!" dedi. Sonra bana el-Beytü'l-Ma'mur
yükseltildi. Sonra bana bir kapta şarap, bir kapta süt, bir kapta da bal
getirildi. Ben süt aldım. Cebrail aleyhisselam: "Bu (aldığın), fıtrat(a
uygun olan)dır, sen ve ümmetin bu fıtrat (yaratılış) üzeresiniz!" dedi.
Resulullah devamla dedi ki: "Sonra bana, her günde elli vakit olmak üzere namaz farz kılındı. Oradan geri döndüm. Hz. Musa aleyhisselam'a
uğradım. Bana: "Ne ile emrolundun?" dedi. "Gece ve gündüzde elli
vakit namazla!" dedim. "Ümmetin, her gün elli vakit namaza muktedir olamaz. Vallahi ben, senden önce insanları
tecrübe ettim. Beni İsrail'e muamelelerin en şiddetlisini uyguladım (muvaffak
olamadım). Sen çabuk Rabbine dön, bunda ümmetine hafifletme talep et!" dedi.
Ben de hemen döndüm (hafifletme istedim, Rabbim) benden on vakit namaz indirdi.
Musa aleyhisselam'a tekrar uğradım. Yine: "Ne ile emrolundum ?" dedi.
"Benden on vakit namazı kaldırdı!" dedim. "Rabbine dön! Ümmetin
için daha da azaltmasını iste!" dedi. Ben döndüm. Rabbim benden on vakit
daha kaldırdı. Dönüşte yine Musa aleyhisselam'a uğradım. Aynı şeyi söyledi.
Ben, beş vakitle emrolunmama kadar bu şekilde Hz. Musa ile Rabbim arasında
gidip gelmeye devam ettim. Bu sonuncu defa da Hz. Musa'ya uğradım. Yine:
"Ne ile emredildin ?" dedi. "Her gün beş vakit namazla!"
dedim. "Senin ümmetin her gün beş vakit namaza da takat getiremez. Rabbine
dön, hafifletme talep et!" dedi. "Rabbimden çok istedim. Artık
utanıyorum, daha da hafifletmesini isteyemem! Ben beş vakte razıyım. Allah'ın
emrine teslim oluyorum!" dedim. Musa aleyhisselam'ı geçer geçmez bir
münadi (Allah adına) nida etti: "Farzını kesinleştirdim, kullarımdan
hafiflettim de!" [Bir rivayette şu ziyade geldi: "Namazlar (günde)
beştir. Ve onlar ellidir de. İndimde hüküm değişmez artık!"]
Kaynak: Buhari, Bed'ü'l-Halk 6, Enbiya 22, 43, Menakıbu'l-Ensar 42; Müslim, İman 264 (164); Tirmizi, Tefsir
Kaynak: Buhari, Bed'ü'l-Halk 6, Enbiya 22, 43, Menakıbu'l-Ensar 42; Müslim, İman 264 (164); Tirmizi, Tefsir
Hadis No : 5556Ravi: CabirTanım:Resulullah
(sav) buyurdular ki: "Kureyş beni tekzib ettiği vakit, Hıcr'da doğruldum.
Allah Teala hazretleri Beytu'l-Makdis'i bana tecelli ettirdi. Ben onlara onun
alametlerini birer birer haber vermeye başladım. Ben Beytu'l-Makdis'e bakıyor
hem de haber veriyordum."
Kaynak: Buhari, Menakıbu'l-Ensar 41, Tefsir, İsra 3; Müslim, İman 276, (170); Tirmizi, Tefsir, Beni İsrail,
Kaynak: Buhari, Menakıbu'l-Ensar 41, Tefsir, İsra 3; Müslim, İman 276, (170); Tirmizi, Tefsir, Beni İsrail,
Hadis No : 5557Ravi: EnesTanım:Resulullah
(sav) buyurdular ki: "İsra gecesinde Hz. Musa'ya uğradım. Kırmızı kum
tepesinin yanındaki kabrinde namaz kılıyordu."
Kaynak: Müslim, Fezail 164, (2375); Nesai, Kıyamu'l-Leyl 16, (3, 215)
Kaynak: Müslim, Fezail 164, (2375); Nesai, Kıyamu'l-Leyl 16, (3, 215)
(Mirac gecesinde ateşten makasla kendi dudaklarını kesenleri
görüp, kim olduklarını sordum. "İlmi ile amel etmeyen din
adamlarıdır" dendi.) [Buhari, Müslim]
(Mirac gecesi Cehennemi gösterdiler, çoğunun kadın olduğunu
gördüm.) [Tirmizi]
İsra gecesi [Miraca çıkınca] Cennetin kapısı üzerinde
“Sadakanın on, ödünç vermenin sevabı onsekiz mislidir” yazılmış olduğunu gördüm
İsra gecesi her gökte, Muhammedün Resulullah ve arkasından Ebu Bekri Sıddık yazılı olduğunu gördüm.) [Ebu Nuaym]
İsra gecesi her gökte, Muhammedün Resulullah ve arkasından Ebu Bekri Sıddık yazılı olduğunu gördüm.) [Ebu Nuaym]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder